“Ya bu dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız”… | Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber “Ya bu dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız”… | Burdurweb, Burdur HaberBurdurweb, Burdur Haber
hava
DOLAR 32,4901 %% 0.09
EURO 34,8774 %% 0.33
GRAM ALTIN 2.483,23 %% 0,85
ÇEYREK A. 4.060,08 %% 0,85
BITCOIN 2.008.331 %-4.118
SON DAKİKA

“Ya bu dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız”…

Son Güncelleme :

24 Ekim 2014 - 8:03

“Ya bu dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız”…

“Ya bu dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız”
(Bilimsel bilgi ve tarih bilinci olmayanlar)
 
Bugün dünya konjonktüründeki gelişmeler ve olgular incelendiğinde, 1960’larda-70’lerde başlayan gerileme sürecinin bugün derinleştiği görülen Amerikan emperyalizmi yakın bir gelecekte hem ekonomik, ardından hem de siyasal dolayısıyla askeri üstünlüğünü yitireceği tahlil edilebilmektedir.
 
Bizim ABD ve AB emperyalizmi aleyhtarı düşüncelerimiz karşısında, örneğin Amerika’nın şu andaki süper devlet görünüşüne kanarak, dehşete düşen ve bizi ütopyacı olarak düşünenler çoktur. Bunu yapanların büyük kısmı da işin ilginç yanı Kemalistler arasından çıkmaktadır.
Öncelikle şunu başından belirtelim ki, toplumsal mücadeleler tarihine bakıldığı zaman, bir milleti önce beyninden ve ruhundan ele geçirirler. Moral güçleri bitmiş milletler artık teslim olmaya hazır alelade insan topluluklarıdır.
 
***
“PARA DA BULUNUR, ORDU DA KURULUR”
 
Bu bağlamda, Mustafa Kemal’e henüz İstanbul’dayken Düveli Muazzama denilen dönemin süper devletleri İngiltere, Fransa ve İtalyan işgalcileri karşısında yılgın ve umutsuz yurtsever aydınlar sorarlar:
 
“Memleketi nasıl kurtaracaksınız?”
“Anadolu’ya geçerek…”
“Paran var mı?”
“Bulunur.”
Teşkilatın var mı?”
“Yapılır.”
“Ordun var mı?”
“Kurulur.”
 
Yani Mustafa Kemal, Alp dağlarına dayanmış ve Alplerin azameti ve geçit vermezliği karşısında umutsuzluğa kapılan kurmaylarına:
 
“Ya dağları aşacağız ya da bir yol yapacağız” diyen Anibal gibi;
“Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız” demektedir.
 
“CAHİL CESARETİ” Mİ?
 
Peki, Mustafa Kemal’deki bu cesaret bir “cahil cesareti” midir?
Ya bu kararlılık?
 
Sadece Mustafa Kemal’de değil, bütün Kemalistler aynıdır.
Bunun kültürel zeminini bence nesnel koşulların bilimsel tahliliyle tarih bilinci oluşturmaktadır.
Bilimsel analiz yapma becerisi ve tarih bilinci olmayanlar bu Kemalist kararlılığı ve cesareti anlayamazlar.
Mustafa Kemal, Mondros Ateşkesi koşullarında, İngiliz emperyalizminin, şimdiki ABD gibi, “Düveli Muazzama” denmesine rağmen, o zamana kadar misli görülmemiş bir “galibiyetin mümessili” , dünyadaki unvanının hala “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olmasına rağmen, gerçekte içi çürümeye yüz tutmuş bir ağacı andırdığını, -Ortadoğu’da ve Anadolu’da o kadar çok gailesi bulunmaktadır ki,- adeta on parmağının altında on pireyi muhafaza etmek zorunda olduğunu kavramaktadır. Bu nedenle Anadolu’da patlak verecek bir halk hareketini boğacak güç ve yetenekte değildir.
 
Öte yandan “Düveli Muazzama”nın bir kanadı olan Çarlık emperyalizmi bir işçi-köylü ihtilaliyle devrilmiş, yerine Anadolu’daki antiemperyalist (o dönemde kuvvacı denen ulusalcı/millici) bir harekete dost gözüyle bakacak devrimci bir iktidar kurulmuştur.
 
Emperyalistler arası çelişki ve rekabetler o zamana kadar görülmemiş boyutlardadır. Bundan dolayı emperyalist cephe yekpare bir blok değil, parçalanmış bir cephedir. İngiliz, Fransız ve İtalyan emperyalistleri arasında derin ve onarılması güç çatlaklar vardır. Bundan dolayı İngiliz emperyalizmini baş düşman olarak mızrağın ucuna yerleştirerek, Fransız ve İtalyan güçlerini de uygun politikalarla mümkün olduğu kadar tarafsızlaştırarak zafer kazanmanın mümkün olduğunu saptamak Mustafa Kemal için basit bir güçler dengesi analizinden başka bir şey değildir.
 
Dünya kamuoyu savaş yorgunudur; savaştan bıkmıştır; barış beklentisi içindedir. Emperyalist ülkeler halkı da bu kamuoyunun bir parçasıdır. Bu nedenle hiçbir emperyalist hükümet savaşı daha uzun süre sürdüremez.
 
Bütün bunlara bağlı olarak iç cephede eski sistem ve Osmanlı devleti “içerden birdenbire ve hep birden” (*1) çökmüştür. Yani pilicin çıkması için zaman dolmuş, kabuk kırılma noktasına gelmiştir.
 
Bütün bu nesnel koşul analizine bir de tarih bilinciyle halka güven ruhunu eklerseniz işte size “cahil cesareti” değil Kemalist cesaret ve kararlılık bütün ihtişamıyla karşımıza çıkar. Ne yılgınlık ne de umutsuzluk kalır ortalıkta…
 
Bölüm 2 için tıklayınız
 
Kaynakça:
 
(*1) Atatürk’ün Bütün eserleri, 2. c, s. 120 –(20 Eylül 1917 tarihinde Sina-Filistin
Cephesinden Başkumandan Vekili Enver Paşa’ya yazdığı ve bilgi için
Sadrazama da gönderdiği rapor)
(*2) Teori dergisi, Şubat/ 2008 sayısı
(*3) Mehmet F. İlk, ABD’nin Ekonomi Politiği, Aydınlık, s.1074, s.36, 17 Şubat
2008
(*4) Ali Kocatepe/ Arslan Başer Kafaoğlu, Aydınlık

----- REKLAM -----