Burdur’un deprem gerçeği |Burdurweb, Burdur Haber, Son Dakika, Burdur’un deprem gerçeği |Burdurweb, Burdur Haber, Son Dakika,
hava 16° Parçalı Bulutlu
DOLAR 32,2855 %% 0.01
EURO 34,9654 %% 0.38
GRAM ALTIN 2.446,38 %% 0,89
ÇEYREK A. 3.999,84 %% 0,89
BITCOIN 61.598,81 %-2.359
SON DAKİKA

Burdur’un deprem gerçeği

Son Güncelleme :

30 Temmuz 2018 - 9:38

Burdur’un deprem gerçeği

Burdur’da geçtiğimiz hafta merkez üssü  Yeşilova Kavak köyünde meydana gelen 4.6-4.7 şiddetindeki deprem il genelinde ve çevre illerde hissedilmişti. Can ve mal kaybının yaşanmadığı deprem, deprem gerçeğini bir kez daha Burdurlulara hatırlattı.

1. Derece deprem bölgesinde yer alan Burdur ilinde 1914 ve 1971 yıllarında iki büyük deprem olmuştu.  Depremlerde can ve mal kaybı yaşanmıştı. İşte Burdur’un bu deprem gerçeği dolayısıyla Burdur’da çalışmalarını sürdüren Jeoloji Yüksek Mühendisi Servet CEVNİ, Burdurweb okuyucularına Burdur’un deprem gerçeği konusunda soruları açıklık getirdi

Depremin bilimsel tanımı nedir?

Ayaklarımızı güvenle bastığımız, üzerine binalar inşa ettiğimiz yer yuvarımız düşündüğümüz gibi sabit bir yapıya sabit değildir. Dünyamızı mekanik olarak incelediğimizde kabuğu ve manto tabakasının üst bölümünü içine alan rijit yer yüzeyinden itibaren 10-200km arası derinlikte bulunan kısma litosfer adı verilir. Litosfer yapısı gereği katı rijit haldedir. Litosfer tabakasının altında bulunan yumuşak manto bölümünü de kapsayan astonosfer tabakası düşündüğümüz gibi katı ve rijit bir halde değildir.  Astonosfer tabakasında ısı farkları radyoaktif aktivite gibi kuvvetler bulunmaktadır. Üzerinde bulunan bizim de ayaklarımızı bastığımız litosfer tabakasına yer altından belirli bir kuvvet uygulamaktadır.

Konveksiyon akımlar sonucunda üzerinde yaşadığımız kıtalar “levhalar” halinde parçalanmaktadır. Dünyamızda 10 kadar büyük levha ve sayısı oldukça fazla küçük levhalar mevcuttur. Bu levhalar tıpkı göl üzerinde yüzen nilüfer çiçekleri gibi astonosfer üzerinde çok yavaş hareketlerle yüzmektedir.

Yer kabuğunu oluşturan bu levhaların birbirlerine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin altına veya üstüne girdikleri levha sınırları dünyada depremlerin oldukları bölgelerdir.

İtilmekte olan bir levha ile onu iten levha arasında bir sürtünme kuvveti mevcuttur. Sürtünme kuvvetinin aşıldığı eşikte ani bir enerji açığa çıkar ve levha üzerinde yayılır. Uzun bir ağaç dalının iki ucundan elimizde tutup kırmaya çalıştığımızı düşünelim. Ağaç yay şeklini aldığında kırılmadan hemen önce eşik gerilim kuvvetine maruz kalır. Kırıldığında ağaç dalının elimize titreşimleri yansıttığını hissederiz. Yeryüzündeki levhaların sürtünme kuvvetini yenmesi sonucunda aynı olayın çok daha büyük ölçeklisi yaşanır. Yerin kilometrelerce altında oluşan enerji yer yüzeyine dolayısıyla bizlere ulaşır. Bu sırada yeryüzünde kilometrelerce uzunluğa ulaşabilen FAY adını verdiğimiz kırıklar oluşur.

Deprem şiddeti herhangi bir derinlikte oluşan depremin yeryüzünde hissedildiği noktadaki insanların, doğanın ve yapıların üzerindeki etkilerine verilen isimdir. Deprem şiddeti depremin oluşum büyüklüğüyle ilgili yanıltıcı bilgi vermekle birlikte depremin etkisinin bizlere yansıması hakkında gerçekçi bilgiler sunmaktadır. Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin doğrudan ölçüsüne MAGNİTÜD adı verilir.  Bu güne kadar ölçülmüş olan en yüksek magnitüde sahip deprem 8.9 la japonyada meydana gelmiştir.

Küçük depremler mi büyük depremler mi daha önce olur?

Sıkça kafamızı kurcalayan bir soru da budur. Emin olamadığımız yaşadığımız bölgede bizi bolca tedirgin eden başlıca sorudur. Bazıları küçük depremlerin sonrasında büyük bir depreme gebe olduğunu bazıları ise büyük depremden sonra küçük küçük birçok depremin meydana geldiğini savunur.

Bu sorunun cevabı maalesef ki düşünüldüğü kadar net değildir. Düşünülen iki teori de doğrudur. Büyük bir depremin arkasından oluşan küçük depremlere “ARTÇI DEPREMLER”, büyük bir deprem öncesinde oluşan küçük sarsıntılara ise “ÖNCÜ DEPREMLER” denir. Bu yüzdendir ki küçük sarsıntıların hangi isimle adlandırılacağı ve neyin habercisi olduğu doğal afet gerçekleştikten sonra belli olmaktadır.

Burdur’da deprem durumu nedir?

İlimizin bulunduğu bölge çekme tektoniği sonucunda farklı horst (yükselti) ve graben (çöküntü) bölgelerine ayrılmıştır. Her çöküntü ve yükselti bölgesi birbirinden normal faylarla ayrılmıştır. Burdur gölünün olduğu kısma şehir içinden baktığımızda içinde bulunduğumuz ilimizin yüksekte kaldığını karşıdaki dağların da gölün hemen arkasında yükseldiğini görürüz. Şehrimiz ve karşıdaki dağ oluşumu horst bölgesi Burdur Gölünün olduğu bölüm ise graben bölgesidir. İlimizde meydana gelen depremlerin birçoğunun sebebi 40 kilometre uzanım gösteren Burdur Fayıdır. Bu fay yaşadığımız şehir ve Burdur Gölü arasından geçmektedir ve sürekli hareket halindedir.

Tarihimizde ilimizde iki adet büyük ve yıkıcı deprem gerçekleşmiştir. Geçmişimizi bilmek gelecekte alacağımız önlemler açısından anahtar niteliktedir. Bu büyük depremlerden birincisi 03.10.1914 tarihinde meydana gelen magnitüdü 7,1 şiddeti IX olan depremdir. İkincisi ise hepimizin 71 depremi olarak adlandırdığı 12.05.1971 tarihinde meydana gelen magnitüdü 6,2 şiddeti VIII olan depremdir.

23 Temmuz 2018 tarihinde sabah 5:40 sularında meydana gelen deprem magnitüdü kaynaktan kaynağa göre değişmekle beraber 4,9 olarak belirlenmiştir. Buna göre deprem şiddeti “V” olarak belirlenebilir.

Burdur’da meydana gelen deprem ne anlam ifade eder?

Geçmiş depremlere baktığımız zaman ilimizde büyük bir depremin meydana gelme periyodu 50-60 yıldır. Deprem periyodu depremlerin meydana gelme sıklıklarını ifade eden terimdir. Geçtiğimiz günlerde ilimizde oluşan deprem şiddetli deprem sınıfındadır. Yazımızın başında bahsettiğimiz plakaların sürtüne kuvvetini yendikleri eşik kuvvetin aşıldığı anlamına gelir. Bu anlatım şu anlama gelir altımızda hareket eden levhalar birbiri üzerinde ufak da olsa bir hareket meydana getirmiştir. Levhaların kilometrelerce uzunlukta olduğundan ve levha bitimlerinde kilometrelerce fay hatları oluştuğundan bahsetmiştik. Bunun bir ispatı olarak Burdur da geçtiğimiz gün meydana gelen depremden birkaç dakika önce aynı büyüklükte ve aynı fay doğrultusu üzerinde bulunan Muğla Gökova açıklarında da deprem oluşumu gözlenmiştir.

Deprem periyodu dolmadan önce meydana gelen bu tarz şiddetli depremler bu levha üzerindeki gerilmeyi azaltır. Gerilmeyi azaltması neticesinde periyot dolduğunda oluşacak depremin enerjisinin bir kısmını şimdiden açığa çıkartmasından dolayı şiddetini azaltır. Birinci derece deprem bölgesinde yer alan ilimiz için bu tarz depremlerin olması ironik bir biçimde iyidir. Bölgedeki gerilimin azalması için oldukça önemlidir.

Tüm bu bilgilerle birlikte unutulmaması gereken en önemli şey insanı depremlerin değil yapıların öldürdüğüdür. İlimizde yapılaşma son yıllarda oldukça artmıştır. Fakat konut satın alan hiçbir vatandaşımız satın aldığı kişiden binalarına dair zemin etütlerin nasıl yapıldığını sorgulamamaktadır. Halbuki satın alacağı binaya ait zemin etüdünü edinmek her vatandaşın hakkıdır. Yıllarca biriktirdiğimiz paramızı ve en önemlisi canımızı bir depremde hasar görecek belki de yıkılacak binaya yatırmak ne derece sağlıklıdır bunun kararını halkımıza bırakıyorum. Herkesi bu konuda bilinçlenmeye davet ediyorum. Herhangi bir zamanda bu konuda bilgi edinmek isteyen, fikir danışmak isteyen herkese her daim kapımız sonuna kadar açıktır. Sosyal medya, mail veya telefon yoluyla istedikleri zaman ulaşıp bilgi alabilirler. Sosyal sorumluluğumuz gereği halkımızı bilgimiz oranında bilgilendirmeyi vatandaşlık görevimiz biliyoruz.

Burdur ili deprem haritası

 

Yer kürenin bölümleri ve mineral içerikleri şeması.

----- REKLAM -----