13°
Burdur Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Arslan, 30 Mart günü yapılacak olan yerel yönetimler ile ilgili seçimlerde Burdur Belediye Başkan adaylarının Mustafa Düzgün olduğunu açıkladı.
Burdur Saadet Partisi İl ve İlçe Teşkilatı, Burdur da Belediye Başkanlığı seçimlerine Mustafa Düzgün. İle hazırlandıklarını açıkladı. Burdur Özeren Grand Otel de yaptıkları aylık danışma kurulu toplantısı ve aday tanıtım toplantısına, Genel İdare Kurulu Üyesi İbrahim Aktaş Çavdır-Söğüt Belediye Başkan Adayı Şeref Öztürk ve İl Başkanı Süleyman Arslan katıldı.
Aylık danışma kurulu toplantısı ve Belediye aday tanıtımı öncesinde İl Başkanı Süleyman Arslan, yaptığı konuşmada; Son günlerde ülkemizde birbirini takip eden öyle olaylar cereyan ediyor ki bizler ülkemizin esas sorunlarını düşünmeye ve tartışmaya fırsat bulamıyoruz. Ülke gündeminde son iki aydır dershanelerin kapatılmasından yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından paralel devletten tutun emniyet ve yargıda ki görevden el çektirme ve yer değiştirmelere konuları ile meşgul edilmektedir. SAADET PARTİSİ olarak biz bu kavganın ne tarafı nede yandaşıyız. Ancak biz bu ülkede yaşıyoruz bu ülkede siyaset yapıyoruz bu ülkede yaşanan her olay şöyle veya böyle doğrudan veya dolaylı olarak herkes gibi bizi de ilgilendiriyor. Kimin yararına kimin zararına olduğuna bakmaksızın doğru bildiğim her şeyi halkımıza aktarıyoruz.
Dershaneler kapatılacaksa öncelikle bir ihtiyaç haline getiren eğitim sistemindeki eksikliklerin ve yanlışların giderilmesi, gerçek anlamda bir Milli Eğitim Sistemi’nin kurulması gerekir yolsuzluk yapan rüşvet alan, hırsızlık yapan kim olursa olsun hesabı sorulmalıdır. Devlet içinde paralel bir yapılanmaya katiyen müsaade edilmemeli, bir an önce önleyici tedbirler alınmalıdır.
SAADET PARTİSİ, Milli Görüş’ün tek temsilcisidir. “Milli Görüş” Türkiye’deki tüm siyasi mülahazaların farklı kendine özgü şahsına münhasır bir harekettir. Siyaset felsefesi, ekonomiye yaklaşımı, ahlaki ve sosyal yapıya ait düşünceleri bu milletin inancından tarihinden ve kültüründen mülhemdir. Bu haliyle de bütün yönleriyle yerli olan bir harekettir. Baştan beri Avrupa Birliği’ne katılma katılma düşüncesine karşı durduk. AB’yi bir Hıristiyan ittifakı olarak algıladık. 65 yıllık ilişkilerimize bakarak yanılmadığımızı yaşayarak gördük. ABD’yi zalim, despot, çıkarları için her türlü kötülüğü yapabilen, Siyonistler ile birlik emperyalist bir ülke olarak tanıdık. Son yarım yılda yaptıklarına bakarak yanılmadığımızı anladık.
Yoksulluğun üretime dayalı reel ekonomik modelle giderilebileceğini her yerde ve her ortamda dile getirdik. Ve elimize fırsat geçince de uyguladık. Yoksulluğa asla geçit vermedik. Yolsuzluk ve hırsızlıkla itham edilmedik. Yöneticilerin kapısına “Rüşvet alanda veren de melun’dur” levhasını astık.
Yol yapmak, havaalanı yapmak, hastane yapmak elbette güzel şeyler. Amma ülke insanının refahı ve huzuru içinde bunlar yeterli değil, Bir avuç rantiyecinin dışında toplumun bütün katmanları dertli ve perişan çiftçi ise ürettikçe battığını haykırıyor. Bir ülkenin tarımını bundan daha nasıl izah edebiliriz sanayici ise ancak devlet desteği ile ayakta durabiliyor memur kıt kanaat geçinebiliyor. Halkın büyük bölümü aile içi yardımlara muhtaç işçi ve emekli yolsuları oynuyor. Esnaf desen bankalara çalışıyor. İktidara sesleniyoruz gittiğiniz yol çıkar yol değildir.
